Davranış Kurallarımız

DAVRANIŞ KURALLARIMIZ

 ETİK ve HUKUK

A- Giriş

  ‘Yetiş Hukuk’ “Alevi-Bektaşi Derneği” olarak tüm girişimlerimizde davranış kurallarımız sadece Hak-Hukuk temelinde yasalara uygun yürütmek değil, davalarımızda dürüst, şeffaf, tarafsız, ahlaklı ve profesyonel davranmak ve Alevi inanç ve ahlak değerleleriyle de hareket etmektir. 

 İnsanlar her zaman, yaşamlarını sürdürürken nasıl davranacaklarıyla ilgili kurallara uymak ve böylelikle davranışlarını denetim altında tutmaya ihtiyaç duymuşlardır. Bu sebeple, tarihin derinliklerinden beri insanların, mesleki faaliyetlerini gerçekleştirirken, üçüncü kişilere zarar vermemeleri ve mesleğin saygınlığının korunması amacıyla hukuk kurallarının yanı sıra, etik ilkeler de ortaya çıkmıştır. Birbiriyle girdikleri etkileşimin önemi sebebiyle, temel olarak etik ve etik-hukuk ilişkisi birlikte ele alınmalı ve bu iki kavramla etkileşim içinde olan ‘ahlak’ kavramı da gözönünde tutulmalıdır.

  ‘Etik’ kelimesi, eski Yunanca’daki ethos (veya ethicos) sözcüğünden türetilmiştir. Yunanca’da ethos, iki anlam taşımaktadır. İlki, alışkanlık, töre, görenek gibi sözcükleri içerir; ikincisi ise, toplumda hazır bulunan töre, alışkanlık ve göreneklerin aynen uygulanmayıp, bunlar üzerine düşünerek, sorgulayarak, eleştirerek içselleştirmeyi ve bunu kişiliğin belirleyici özelliği haline getirmeyi içerir. Öte yandan, etik sözcüğü ‘ahlak felsefesi’ (“İnsan eylemlerinin doğru ve yanlış gibi değer ölçüleriyle dile getirilmesine imkan veren yargı, tutum, davranış, ilke ve kuralları” Ertuğrul Uzun’un, ‘Adalet Meslek Etiği’ den) veya ‘ahlak bilgisi’ anlamına gelmek üzere de kullanılmaktadır. Bu sebeple, Latince kökenli (‘moralis’ kelimesinden uzlaşılar, kabul gören veya yasaklanan davranış kuralları) ‘ahlak’ ( Arapça “hulk”(huy) kelimesinin çoğulu olup, neyin doğru veya yanlış sayıldığı, sayılması gerektiği anlamında) ile Yunanca kökenli ‘etik’ çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabilmektedir.

   “Etik, ahlakın karşılığında kullanılmakla birlikte, bu, tam olarak doğru değildir. Etik, felsefenin ‘ödev’, ‘yükümlülük’, ‘sorumluluk’ ve ‘erdem’ gibi kavramlarını analiz eden bir alanı olması yanında; ‘doğruluk’ veya ‘yanlışlık’ ile ‘iyi’ veya ‘kötü’yle ilgili ahlaki yargıları ele alan, ‘ahlaki eylem’in doğasını soruşturan ve iyi bir yaşamın nasıl olması gerektiğini açıklamaya çalışan dalı olarak da ifade edilmektedir.” (ÖZEKES, Muhammet, Sorular – Şemalar – Örneklerle Temel Hukuk Bilgisi, 7. Bası, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2016, s. 227).

   Aynı yöndeki bir başka görüşe göre ise ahlak, ‘olan’ı; etik ise, ‘olması gereken’i ele alır. Bu bağlamda ahlak, var olan ve yaşanılandır; etik ise, ahlakın felsefesidir. Ahlak, somuttur; etik ise, soyuttur. Yani denilebilir ki, Etik – Ahlak – Hukuk ilişkisinin düzgün kurulması gerekir. Nitekim teorik düzeyde ‘iyi’; etikle belirlenmekte, ahlak ile uygulanmakta ve hukuk ile korunmaktadır.

  Etik-Ahlak-Hukuk ilişkisinin bir başka boyutu ise, şöyledir: Etik ilkeler, asgari standartları; bunların değer hükmüne dönüşmesi ise, ahlak kurallarını oluşturur. Çoğu kez ahlak kurallarının devlet yaptırımına bağlanması hali ise, hukuk kurallarına hayat verir; kaynaklık eder. Hukuk için, ‘asgari ahlak’ denilmesinin nedeni de budur. Hepsi hak esasına dayanır. Ayrıca, etik ile ahlak sözcüklerinin, birbirinin yerine, aynı anlamda kullanılmasının birtakım sorunları beraberinde getireceği dile getirilmektedir. Bu görüşe göre, ‘ahlak’ birbirinden farklı anlamlara sahip olduğu için, bu anlamlardan yalnızca bir tanesi ‘etik’le örtüşmektedir.

  Nitekim ahlak kurallarının ve etik ilkelerin, insanların birbiriyle olan sosyal ilişkilerini düzenleyen yönleri düşünüldüğünde, toplumsal huzurun ve barışın sağlanmasındaki rolleri gözetildiğinde, her iki kavramın belli ölçülerde birbirini karşıladıkları söylenebilir.

  Günümüzde avukatların, hakimlerin, savcıların, hukukçu akademisyenlerin, arabulucuların, uzlaştırmacıların, bilirkişilerin (ve hukuk alanındaki diğer çalışanların) görevlerini ifa ederken uymaları gereken meslek etiği ilkelerinin (daha özelinde ise, hukukçu etiği ilkelerinin) gün geçtikçe önem kazanmasıdır. Hatta bu önemi nedeniyle, etik ve hukuk ilişkisini ele alan normatif düzenlemeler birçok uluslararası kurallarda, tavsiye kararlarında, şartlarda, sözleşmelerde, ulusal anayasalarda, kanunlarda, kanun hükmünde kararnamelerde, yönetmeliklerde, genelgelerde, ilkelerde yerlerini almışlardır.

 B- Bir Etik Türü Olarak Meslek Etiği

Genel bir tanımlama yapılacak olursa, meslek etiği, “meslekleri veya görevleri olan insanlara uygulanan davranış standartlarıdır”. Bu anlamda meslek etiğine göre, “bir mesleğe giren kişi, etik yükümlülükleri üzerine alır, ancak bu kişinin tavırları belirli bir standarda uyduğunda gerçekleşebilecek değerli iş ve hizmetler için toplum ona güvenir”(RESNIK, David Benjamin, Çeviren: Vicdan MUTLU, Bilim Etiği, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2004). Etik yükümlülükleri/etik ilkeleri yerine getirmeyenler ise, toplumun güvenini kötüye kullanmış sayılırlar. Örneğin, doktorların hastalarının/avukatların müvekkillerinin özel hayatına saygı gösterme gibi ahlaki görevlerinin çok ötesinde, mesleki sırlarını koruma görevleri vardır. Bu gizliliği ihlal eden, mesleğinden dolayı edindiği sırları koruyamayan doktor/avukat, değerli bir görevi tehlikeye atmış olur ve toplumun (ve hastanın/müvekkilin) güvenini kötüye kullanmış olur.

  Buna ek olarak, bazı durumlarda, kişisel verilerin (6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3. maddesinde ‘kişisel veri’, “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak tanımlanmıştır. Bu konuda Vakfın “ Kişisel Verilerin korunması” bölümüne bak), kişilerin rızası olmaksızın üçüncü kişilerin eline geçmesi sorunu da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, avukatın, müvekkiline ait önemli bir bilgiyi-belgeyi saklama ve bunu gerektiğinde sadece yargılama faaliyetinde kullanma gibi bir ödevi, yasal ve etik yükümlülüğü olmasına rağmen; bunu ihlal edip, yasal yükümlülüklere ve etik ilkelere aykırı davranmanın yanı sıra, müvekkilinin kişisel verilerinin rızası dışında (hatta bazı durumlarda avukatlar, yüklendikleri yargı göreviyle ilgili, müvekkilleri hakkında sahip oldukları bilgileri, müvekkillerinin rızası olsa bile, paylaşmamak adına tanıklıktan çekinebilirler. Bkz. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 46. maddesi.) paylaşılmasına sebebiyet verdiği durumlarla da karşılaşılabilir.

  Öte yandan, meslek etiği ilkelerinin, mesleğini ifa edenlerin ihtiyaçlarından kaynaklandığı da söylenebilir. Mesleklerini ifa eden insanlar, görevleri esnasında karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmak amacıyla, davranışlarına bir ölçüt olsun diye ve onlara yön versin diye etik ilkeler / kodlar aramaktadırlar.Bu sebeple,  avukatlar, hakimler, savcılar, doktorlar, gazeteciler, arabulucular, uzlaştırmacılar, bilirkişiler vs. etik ilkelere ihtiyaç duymaktadırlar.

1- Meslek Etik İlkeleri

  Bir meslek etiği, kendi içinde, kurumlar (ve elbette kurum çalışanları) tarafından uyulması gereken ilkeler / özellikler barındıran bir kavramdır. Bu meslek etiği ilkeleri şöyledir:

• Meslek etiği, bireysel etiğe dayanır. Yani sağlam bir meslek etiği anlayışı ancak sağlam bir bireysel ahlaki yapı üzerine kurulabilir.

• Meslek etiği, doğru sözlü olmayı gerektirir. Doğru sözlü olmaktan kasıt; ağız ile söylenenler değil, aynı zamanda davranışların da doğru olmasıdır. Örneğin, bir müteahhidin inşaatı ne zamana kadar bitireceğine dair taahhütte bulunurken karşılaşabileceği olumsuz şartları da hesap etmesi ve buna göre karşı tarafa vaatte bulunması gerekir.

• Meslek etiği, dürüstlüğe dayanır.

• Meslek etiği, namuslu olmayı gerektirir.

• Meslek etiği, kurum içinde uygulandığı kadar kurum dışında da uygulanmalıdır. Etik ilkelere aykırı durum olarak, kurum içinde gerçekleşen ‘mobbing’ örnek olarak verilebilir. Mobbing, bir ya da daha fazla kişi tarafından hedeflenmiş bir çalışana doğru sistematik bir yolla yöneltilen, düşmanca ve etik olmayan hareketleri içeren ve bir kurumda/organizasyonda/örgütte üstten asta, asttan üste ya da bir iş arkadaşından diğer iş arkadaşına yönelen bir etik sorundur ve etik ilkelere aykırılıktır. Kurum dışında gerçekleşen, kurumun dış çevresinde yer alan ve hizmet alan vatandaşlara etik tutum ve davranışların gösterilmemesi durumu da, etik ilkelere aykırı bir davranış olarak örnek verilebilir.

• Meslek etiği, değerler üzerine kurulur. Sorumluluk, hesap verilebilirlik, dürüstlük, şeffaflık ve uzmanlık bu değerlerdendir.

• Meslek etiği, misyon (bir kurumun varlık nedeni) ve vizyon (kurumun uzun dönemde gerçekleştirmeyi hedeflediği sonuçlar)  gerektirir. Nitekim kurumların geleceğe dönük planlarının netliği arttıkça, meslek ahlakına uygun davranışların da aynı oranda artacağı söylenmelidir.

 2- Meslek Etiğine Aykırı Davranmanın Sonuçları

Meslek etiği ilkelerine/özelliklerine, yani genel olarak meslek etiğine aykırı davranmanın kurumların çalışanları üzerinde ciddi etkileri ve olumsuz sonuçları şunlardır:

• Kurumsal strese yol açması.

• Etik dışı davranışın bireysel tükenmişlik ve özgüvenin yitirilmesine yol açması.

• Kurumsal bağlılığın ve sadakatin azalması.

• ‘Mobbing’e neden olması.

• Kurum itibarının azalması veya tümden yok olması.

• Çalışanlar tarafından iş kalitesine önem verilmemesi sonucunda, kalitesiz hizmet sunulması.

 C- Bir Meslek Etiği Olarak Hukukçu Etiği

  Hukuk etiği, “Hukuk kurallarının konmasında, uygulanmasında, denetlenmesinde hukukun üstünlüğünün ve adaletin sağlanmasına yarayan ahlaki değerler bütünüdür”. Hukuk etiği kavramı; adalet ve eşitlik ilkelerini, insan haklarını, ahlak ve hukukun üstünlüğünü, dürüstlük kuralını içine alır. Bu sebeple, hukuksal etik, olması gerekeni amaçlar ve ileriye yöneliktir.

  Ama Prof. Dr. Yusuf KARAKOÇ, “Hukuk- Etik İlişkisi” adlı makalesinde “Bugün genel olarak etik, daha çok meslek etiği anlamında kullanılmaktadır. Etik, gerçekten sadece ve yalnızca meslek etiği ile sınırlandırılacak bir inceleme konusu mudur? Kaldı ki, bu kullanım çerçevesinde de acaba, hukuk etiği, tıp etiğinden mi, yoksa hukukçu etiği ve hekim / tabip etiğinden mi söz etmek gerekir?” diyerek, aslında belirli meslek etiklerinden ziyade, o mesleklerde görevlerini ifa edenlerin etiğinden bahsedilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu açıdan “Hukukçu Etiği” kavramı, “hukukla ilgili bir meslek / faaliyet alanında çalışanların, mesleklerini ifa ederken düzenleyici normlara uygun davranmaları ve hukukun üstünlüğünü sağlamaya yönelik değerler bütünü” olarak tanımlanabilir. Bir meslek etiği olarak hukuk etiği, temel bir değer olan adaletle ilgilidir ve hukukun nihai amacı adalet, hukuk uygulamasının nihai amacı da adil sonuçlara ulaşmak ise, bu bağlamda bu meslekle uğraşanların (temelde avukatların/ hakimlerin/ savcıların), yani kendisini hukukçu diye nitelendirdiğimiz kişilerin, adil insanlardan oluşması lazım. Dolayısıyla, ancak içinde adalet duygusunu taşıyan hukukçular, hukukçu etiğinin gereklerini yerine getirebilirler. Etik değerleri koruyamayan bir hukukçu kendini koruyamaz, kendini koruyamayan hukukçunun adaleti koruması mümkün değildir. Adalet korunamayınca toplum düzeni de korunamaz. ‘Etik değerler/ ilkeler, ‘Adalet’, ‘Toplum düzeni’ arasındaki sıkı ilişki budur.

1- Hukukçu Etiğinin Değerleri/ İlkeleri

  Hukuksal etik; her zaman, her yerde, tüm insanları bağlayan, insanlardan kendisine saygı göstermesini ve kendisine uymalarını bekleyen değerlere/ ilkelere sahiptir. Öte yandan bu ilkeler, görevini ifa eden hukuk insanlarının uymaları gereken, bu yönüyle hukukçu etiğinin de bir yönünü oluşturan ilkelerdir. Bu ilkeler şöyledir:

• Bütün zamanlara cevap vererek evrensel olma.

• İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, eşitlik ilkesi, adalet kavramı, hakkaniyet ilkesi, dürüstlük ilkesi gibi temel hukuk ilkelerini içerme.

• Hak ve özgürlükleri gerçekleştirmeyi amaç edinme.

• Olması gerekeni amaç edinme.

• Hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi amaç edinme.

  Ayrıca bu konuda ceza hukuku duayeni Prof. Dr. Faruk EREM’in sözlerini hatırlamakta yarar vardır. Erem’e göre, “Hukuka bağlı devlet terimi kanunlara bağlı devlet anlamında anılırsa ona hukuk devleti demek güçtür. Gerçek hukuk devleti hukukun üstünlüğünü kabul eden devlettir. Hukukun kanundan da üstün olduğunu kabul etmek gerekir. Eğer kanunlardan öteye hukukun ne dediğini (jurisdictio) ortaya koymak olanağı yoksa hukukçunun görevi anlamsızlaşır. Kanunun metni onu tabedecek olan matbaacıyı bağlar. Hukukun üstünlüğünü savunmaktan yoksun hukukçu kanun adamıdır, fakat gerçek hukukçu değildir”. (Bkz. KIZIL, Neşe, Hukuk ve Edebiyat, Legal Yayıncılık, İstanbul 2015, s. 275.

• Tüm insanların etik değerlere uymasını bekleme, isteme ve bu sebeple, bağlayıcı olma.

2- Hukukçu Etiğinin Uygulama Alanları

  Hukuk etiği, hukuk öğrenimi başta olmak üzere, kural koymada, uygulamada, yargılamada uygulama alanı bulmaktadır. Hukuk etiğinin ve dolayısıyla hukukçu etiğinin belli başlı uygulama alanları bulunmaktadır. Bunları kısaca dört başlık altında ele alacak olursak şöyle sıralayabiliriz:

 a- Kural koyma: Anayasa ve/veya kanun yapılırken partilerin çıkarları değil; ülke çıkarlarının gözetilmesi, insanlara karşı ayrım yapılmaması, hukuk devleti ilkesine bağlı kalınması, temel hak ve özgürlüklere saygı duyulması, kişilere ya da belli gruplara/ zümrelere yönelik kanun çıkarılmaması kanun koyucudan beklenir. Bu bağlamda, kişiye ya da belirli bir olaya yönelik kanun çıkarmak etiğe aykırıdır. Zira kanunlar, toplumun genel menfaatine yönelik yapılmalı ve  objektif olmalıdırlar.

b- Uygulama: Devletin ve dolayısıyla idarenin yöneticilerinin hukuk kurallarını uygularken insanlara tarafsız, adil ve objektif davranmaları ve insanlar arasında keyfi ayrım yapmamaları gereklidir.

c- Yargılama: Bu alan, daha ziyade hukukçu etiğinin ilkelerinin uygulanması gereken bir alandır. Yargılama faaliyetinin gerçekleştirilmesinde avukatlar, hakimler, savcılar, arabulucular, uzlaştırmacılar, bilirkişiler etik ilkelere uygun davranmalıdırlar. Bu kişilerin, hukukçu kimliklerini ve / veya hukuk bilgilerini, ahlaki değerlerle birleştirerek görevlerini ifa etmeleri gerekir.

d- Hukuk öğrenimi: Hukuk öğreniminde en temel amaç olan ‘adalet’ kavramı ve ‘hukukun etik değeri’; hukukun özü olduğu kadar, hukuk öğreniminin de özünü oluşturmalıdır. Bu bağlamda, hukuk öğrenimi sırasında ve avukatlık, hakimlik, savcılık stajı gibi mesleki stajlarda hukuksal etiğe önem verilmeli; hukukçuların, hukukçu etiği üzerine daha fazla eğilmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca, son zamanlarda hızla gelişen müesseseler olan arabuluculuk, uzlaştırmacılık ve bilirkişilik alanlarına kabulden önce düzenlenen eğitimlerde de, hukuk(çu) etiği ilkelerine gereken önem verilmelidir. Bu sebeple, örneğin, bir uzlaştırmacıya; uzlaştırma görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirmesi, uzlaştırmanın taraflarına eşit fırsatlar sunması, taraflara nazik  ve saygılı davranması, şüpheli ya da sanık hakkında önyargılı olmaması, taraflar arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapmaması, itibar ve güven sarsıcı davranışlarda bulunmaması gerektiğiyle ilgili etik ilkeler öğretilmelidir.

 

D- Etik – Hukuk İlişkisi

Hem hukukun, hem de etiğin en önemli konuları hak, adalet, özgürlük, eşitlik, insan onuru gibi değerlerdir. Etiğin temelini oluşturan bu değerler, hukuk sayesinde toplumsal yaşamda uygulama alanı bularak pozitif hukuk kuralı haline gelebilmektedir. Bu sebeple denilebilir ki, bu değerler, etik ve hukukun etkileşimine neden olmakta ve etik ile hukukun kesişim noktası içinde yer almaktadırlar. Ama etik ve hukuk ilişkisinde birçok benzerlik ve farklılık bulunmaktadır.

1- Etik ilkeler ile hukuk kurallarının benzerliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

• Etik ilkeler de hukuk kuralları da insan eylemlerini konu almaktadırlar. Nasıl etik alanında, insanların eylem ve yapıp etmelerini, ilişkilerini yöneten ilkeler, değerler varsa, bir ‘topluluk’ içinde yaşayan insanların eylemlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini yönetip düzenleyen ilkeler ve bu ilkelere dayanılarak konulan kural ve yasalar vardır.

• Etik ilkeler de hukuk kuralları da insan eylemlerine sınırlama getirmektedirler.

• Hem etik ilkeler hem de hukuk kuralları bazen yazılı; bazen ise, yazısız olan normlardır.

• Etik ilkeler ile hukuk kuralları bazen birbirini tamamlamaktadırlar. Ve

hatta etik, hukukun dayanağını oluşturmaktadır; hukukun oluşumuna

ve gelişimine yön vermektedir.

2- Etik ilkeler ile hukuk kurallarının farklılıklarını ise, şöyle sıralamamız

mümkündür:

• Etik, davranış standartlarının neler olduğunun ya da olması gerektiğinin belirlenmesi aşamasını; hukuk ise, toplumun huzur ve güven içinde yaşamasının teminatını oluşturur.

• Etik, ilkeler çerçevesinde ‘ne yapılması gerektiği’ni ortaya koyarken; hukuk, kurallar çerçevesinde ‘ne yapılabileceği’ni ortaya koymaktadır.

• Etik ilkeler, insan fiillerine ve davranışlarına bir sınırlama getirmekle birlikte, bu ilkelere aykırı davranılması halinde, hukuki anlamda bir yaptırım uygulayamamaktadırlar. Hukuk kuralları ise, hukuk kurallarına aykırı davranılması halinde yaptırım uygulayabilmektedirler.

• Etik ilkeler, genellikle yazılı olmayan normlardır. Hukuk kuralları ise, çoğunlukla yazılıdırlar.

 E- SONUÇ

 Zamanla Etik ve Hukuk kavramları birbiriyle iç içe geçtiği ve kimi zaman da bir etik ilkesinin bir hukuk kuralına dönüştüğü görülebilmektedir. Nitekim her iki kavram da belli ölçüde, insanların fiillerini ve davranışlarını düzenleme gayesindedir; insanların yaşantılarında tek başlarına değil, bir topluluk olarak yaşamaya gereksinim duyması ve bunun için var olması da yine her iki kavramın mevcudiyetinin önemine işaret etmektedir.

  Öte yandan, her ne kadar isimleri farklı olsa da, ortak konuları hukuk alanındaki meslek etiği ilkeleri olduğundan, ‘hukukçu etiği’, ‘hukuk etiği’, ‘hukuksal etik’, ‘yargı etiği’, ‘adalet meslek etiği’ kavramlarına normatif, etik, sosyolojik ve mesleki açıdan Vakıf olarak gereken önem veriyoruz. Çünkü anılan bu kavramlar, hukuk alanında belli görevleri ifa eden hukukçuların uyması gereken meslek etiği ilkelerini kapsamaktadır. Ancak bu etik ilkelere (ve elbette hukuk kurallarına) uyulduğu takdirde, sağlıklı bir çalışma ortamına erişilebilir ve hukukçulardan çeşitli hukuksal talepleri olan insanların da böylece hak kayıpları engellenmiş olur. Biz Vakıf olarak bu etik değer ve ilkelerle hukuk kurallarına uyacağız ve toplum bireyleriyleriyle kurumlarının daha kaliteli hizmet almalarının, hak kaybına uğramamalarının mücadelesini vererek  doğruluğunun, iyiliğinin, mutluluğunun, refahının esaslı bir şekilde sağlanmasına çalışacağız.

– EKLER

1- Etik – Hukuk İlişkisini Ele Alan Normatif Düzenlemelerden Bazıları

Etik ve hukuk ilişkisini ele alan normatif düzenlemeler dağınık bir şekilde çeşitli uluslararası ilkelerde, kurallarda, tavsiye kararlarında, şartlarda,sözleşmelerde, ulusal anayasalarda, kanunlarda, kanun hükmünde kararnamelerde, yönetmeliklerde, genelgelerde, ilkelerde yer almaktadırlar. Bu normatif düzenlemelerin, Türk Hukuku’nu ilgilendirdiği ölçüde, bazıları aşağıdadır:

a. Ulusal Normatif Düzenlemelerden Bazıları

1- Etik ile hukuk ilişkisine yer veren Anayasamızın ilgili hükümleri ve kanunlardan bazıları: 1982 Anayasası’nın 10., 129., 137., 138., 140. maddeleri, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, 832 sayılı Sayıştay Kanunu, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşlere Dair Kanun, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu

2- Etik ile hukuk ilişkisine yer veren yönetmeliklerden bazıları: Kamu Görevlileri Etik Davranış ilkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (R.G., T. 13.04.2005, S. 25785.), Sayıştay Denetçilerinin Mesleki Etik Kurallarına İlişkin Usul ve Esaslar (R.G., T. 17.12.2011, S. 28145.), Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği (R.G., T. 26.01.2013, S. 28540), Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği (R.G., T. 05.08.2017, S. 30145.), Bilirkişilik Yönetmeliği (R.G., T. 03.08.2017, S. 30143.).

3- Etik ile hukuk ilişkisine yer veren genelge: Adalet Bakanlığı’nın “Etik Sözleşme” konulu genelgesi (T. 01.01.2006, S. B.03.0.PER.0.00.00.03/010.06.02/7.).Etik ile hukuk ilişkisine yer veren meslek kuralları: Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları (Türkiye Barolar Birliği’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 26 Ocak 1971 tarihli Türkiye Barolar Birliği Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir; Buna ilişkin, TBB’nin, T. 18.05.2013, E. 2012/749, K. 2013/326 sayılı disiplin kararı; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 34’e ve 136/2’ye; TBB Meslek Kuralları md. 5 ve 11’e aykırı olduğu karara bağlanmıştır. Karar için bkz: http://www.barobirlik.org.tr/DisiplinKarari469.tbb)

b. Uluslararası Normatif Düzenlemelerden Bazıları

1- Etik ile hukuk ilişkisine yer veren ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler:

– Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi (4 31.10.2013 tarihinde New York’ta imzaya açılan ve 14.12.2005 tarihinde yürürlüğe giren Sözleşme’nin, 5506 sayılı Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’la, 18.05.2006 tarihinde onaylanması uygun bulunmuştur. 02.10.2006 tarihli, 26307 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)

– Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi (Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanarak 27.01.1999 tarihinde imzaya açılan Sözleşme, Türkiye tarafından 27.09.2001 tarihinde Strazburg’da imzalanmıştır. Sözleşme’nin 5065 sayılı Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’la, 14.01.2004 tarihinde onaylanması uygun bulunmuştur. 02.03.2004 tarihli, 25390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

2- Etik ile hukuk ilişkisine yer veren çeşitli uluslararası belgeler:

– 2003/43 sayılı Birleşmiş Milletler Bangalor Yargı Etiği İlkeleri:

a- Bu ilkeler, Birleşmiş Milletler’in 2000 yılı Nisan ayında Viyana’da gerçekleştirilen ilk toplantısından sonra Şubat 2001 tarihinde Hindistan’ın Bangalor şehrinde gerçekleştirilen ikinci toplantıda, Yargısal Tutarlılığın Kuvvetlendirilmesi Hakkındaki Yargı Grubu tarafından taslak olarak kabul edilmiştir.

b- 25-26 2002 Kasım tarihlerinde Lahey Barış Sarayında yapılan Adalet Başkanları Yuvarlak Masa Toplantısında, Yargısal Tutarlılığın Kuvvetlendirilmesi Hakkındaki Yargı Grubu tarafından ilk taslak gözden geçirilmiş ve taslak üzerinde anlaşma sağlanmıştır.

c- Bangalor İlkeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edilmiştir.

d- Avrupa Konseyi’nin Avrupa Hakimleri Danışma Komitesi de bu ilkeleri, 13 Kasım 2000 tarihli oturumunda (ilkeler henüz BM tarafından onaylanmadan) Bakanlar Komitesi’ne bu konuda tavsiye kararı vaz’etmek üzere önermiştir. Birleşmiş Milletler Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, ülkemizde Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu’nun 28.06.2006 tarihli ve 315 sayılı kararı ile hakim ve savcılara tavsiye edilmiş ve yargı teşkilatına duyurulmuştur

– Hakimlerin Rolü, Etkinliği ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devlet Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı [R(94)12] (Bakanlar Komitesi’nin 13.10.1994 tarihli 518. toplantısında kabul edilmiştir).

– Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığının Temel İlkeleri (Birleşmiş Milletler 7. Suç Sorunları Kongresi, 28 Ağustos – 6 Eylül 1985 tarihleri arasında Milano’da yaptığı toplantıda, “Yargı Bağımsızlığının Temel İlkeleri” başlığı altında bir  kurallar dizisi kabul etmiştir. Söz konusu kurallar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 13 Aralık 1985 tarih ve 40/146 sayılı kararıyla onaylanmış ve Genel Kurul, üye devletleri milli mevzuatları ve uygulamalarında bu kurallara uymaya ve Genel Sekreteri 5 yılda bir uygulama sonuçları hakkında rapor vermeye davet etmiştir).

– Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Cezai Adalet Sisteminde Savcılığın Rolü İle İlgili Üye Devletlere Sunduğu Tavsiye Kararı Rec(2000)19 (06.10.2000 tarihinde düzenlenen Bakan Yardımcılarının 724. toplantısında Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilmiştir).

– Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları (Budapeşte İlkeleri) (31.05.2005 tarihinde, Budapeşte’de Avrupa Savcıları Konferansı’nda kabul edilmiştir. Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları (Budapeşte İlkeleri), Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu’nun 10.10.2006 tarihli ve 424 sayılı kararı ile benimsenmiş ve yargı teşkilatına duyurulmuştur.).

– Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler (Havana Kuralları) (27 Ağustos – 7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana’da toplanan Suçların Önlenmesine ve Suçların Islahı Üzerine Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilmiştir).

– Evrensel Hakimler Şartı ( Evrensel Hakimler Şartı’nın önsözünden: “Dünyanın her yerinden gelen hakimler bu Şartı hazırlamak için çalıştılar. Bu metin onların çalışmasının sonucudur ve Uluslararası Hakimler Örgütü tarafından asgari kurallar olarak onaylanmıştır. Bu metin, Tayvan’da 17 Kasım 1999 tarihinde gerçekleştirilmiş olan Uluslararası Hakimler Örgütünün Merkezi Konseyi’nin toplantısına katılan delegelerin oybirliğiyle kabul edilmiştir”

– Hakimlerin Statüsüne İlişkin Avrupa Şartı (08 – 10 Temmuz 1998 tarihinde, Strazburg’da kabul edilmiştir).

Kaynaklar

– UZUN, Ertuğrul (Editör: Elif UZUN), Adalet Meslek Etiği, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 2015

– ÇETİNER, Selma, Yargı Etiği (Yargı Erki ve Değerler), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2013

– ÇALIŞIR, Kurtuluş Tayanç, Yargı Etiği, Adalet Yayınevi, Ankara 2015

– SARI, Cengiz, Yargı Etiği ve Türkiye’de Yargının Etik Yapılanması, Bilge Yayınevi, Ankara 2014

– ULUTAŞ, Ahmet / ATABEY, Ömer Serdar, Ulusal ve Uluslararası Boyutlarıyla Yargı Etiği, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2011

– IŞIKTAÇ, Yasemin, “Hukuk, Etik İlişkisinde Yeni Gelişmeler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 58, S. 1-2, Y. 2000

– GÜRİZ, Adnan, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 14. Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara 2012

– KARAKOÇ, Yusuf, “Hukuk – Etik İlişkisi”, Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar – V Sempozyumu, 13-17 Eylül 2010 İstanbul, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2012,

– KUÇURADİ, Ioanna, “Etik ve ‘Etikler’”, Türkiye Mühendislik Haberleri, S. 423, Y. 2003/1

– KUÇURADİ, Ioanna, “Ahlak ve Kavramları”, Uludağ Konuşmaları – Özgürlük, Ahlak, Kültür Kavramları, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara 1988

– YÜKSEL, Mehmet, Hukuk Sosyolojisi Yazıları, Siyasal Kitabevi, Ankara 2011

– GÜRBÜZ, Ahmet, Hukuk ve Meşruluk – Meşru Hukukun Temel Unsurları, Yenilenmiş ve Geliştirilmiş 3. Baskı, Beta Yayıncılık, İstanbul 2013

– ATAY, Cevdet, Temel Hukuk İlkeleri ve Kavramları, Ekin Yayıncılık, Bursa 2014

– TEPE, Harun, “Bir Felsefe Dalı Olarak Etik: ‘Etik’ Kavramı, Tarihçesi ve Günümüzde Etik”, Doğu Batı, S. 4, Y. 1, Ankara 2004

–  ÖZEKES, Muhammet, Sorular – Şemalar – Örneklerle Temel Hukuk Bilgisi, 7. Bası, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2016

– RESNIK, David Benjamin (Çeviren: Vicdan MUTLU), Bilim Etiği, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2004